feslegen diye bir yer vardi ama galatasaray'da degil..kucuk parmakkapi sokakti sanirim

yok, feslegen degil maalesef.

fıccın var ama çerkez yemeği yapıyor.

hay yaşa! fıccın tabi yaa :)

1847'de.

ingilterenin bastırmasıyla 1847-1850 arası son buluyormuş gibi gorunuyor, giritteki köe pazarları kapatılıyor. ancak unutmamak lazım ki osmanlı kölelik sisteminde azatlık diye bir şey var ve köleler ekseri ev hizmetinde kullanılıyordu. yani kölelerin özgürlüğüne kavusma sansı hep vardı. ve fakat genellikle kuzey afrikadan gemilerle getirilen köleler köle yaşantısından başka hiç bir şey görmedikleri için, sahipleri tarafından azat edilseler bile kendi istekleriyle evlerde yaşayıp çalışmaya(yine köle olarak tabi) devam etmişlerdir. ayrıca son buldu dediğimiz tarihten itibaren de kaçak gemiler yine girite ve benzeri yerlere köle taşımaya devam ettiler. daha da detaylı bilgi istersen mesaj atabilirsin, bunla ilgili bi çalışmam var gönderirim.

1000he var bende, sesini her duyan şaşırıyor ne kadar kuvvetli diye. Wireless sorunu da yaşamadım hiç.

Bende netbook araştırıyorum henüz karar veremedim.
Ama 1000he'nin samsungtan epey çok artısı var
- işlemcisi (n280) samsung'ta n270
- pil süresi (testlere göre 8 - 9.5 saat arası söz konusu)
- wireless 802.11b/g/n (daha yüksek hız ve eğer modeminde desteği varsa daha fazla çekim alanı)

Samsungta fiyat olarak biraz daha uygun

şahsen ben asusun 1005ha modelini bekliyorum bir göz atmanı öneririm.

ikisini de kullandım. şöyle özetleyeyim;

performans - asus 1000he = samsung nc10
wireless - samsung nc10
şıklık - samsung nc10
pil süresi - samsung nc10
ses - asus 1000he
fiyat - samsung nc10

sonuç: samsung nc10 tavsiye ederim.

Toshiba mini'yi incelediniz mi?

1)lise din kitaplarında çok sevildiği, çok güvenilir biri olduğu ve "muhammed-ül emin" olarak çağrıldığı söylenir. karısı(ları)na, çocuklarına, işine pek girmez. şu yaşında babası öldü şu yaşında amcası öldü şu yaşında dedesi öldü, şu yaşına kadar dedesiyle yaşadı gibi bilgiler var ama.

2)yüze nur inmesini ne olarak algıladın afedersin? öyle ışık hüzmesi falan söz konusu değil. resmedilmemesinin sebebi de yasak olması. peygamber olmadan önce resimleri var mıdır bilmiyorum, kim niye resmetsin?

1) yok bunları biliyorum zaten ama ben ilim irfan kısmındayım, acaba sadece ticaret le mi uğraşmış yoksa kültür le, edebiyatla da uğraşmış mı? hep "emin insandı emin insandı" denir ama eminlikten ve ticaretten başka hiç mi başka bir şey yapmamış? bütün insanlığın peygamberi çünkü

2) yüzüne nur inmesini bildiğiniz yüzünün görünmeyecek kadar ışık inmesi olarak algılıyorum ben, hep böyle anlatılır ama yanlış mı bu? aksi takdirde bir insanın yüzüne nur indiği nasıl anlaşılır ki?
resim konusu ise; peygamber olmadan önce değil de neden olduktan sonra "ben bu adamın yüzünü biliyorum" diye biri çıkıp resmini yapmamış bunu merak ediyorum.. sonuçta karşı grup bu koz olarak kullanabilir.. hz muhammed in kendi resmini yasakladıktan sonra gayet de "işte kendisinin resmi bu!!" diyerek propaganda yapılabilirdi neden yapılmamış acaba?

belki de resmi yapılmıştır ama bugüne kalmamıştır. ya da müslümanlar yok etmiştir.

yok yüze nur inmesi mecazi birşey. star'da dini bir program yapan bir adam var ya, onun yüzüne bak bir mesela. o nur yüzlü müdür değil midir bilmem de ona benzer bişey işte nur yüzlü kavramı.

3- evet Muhammed ilk eşi Hatice öldükten sonra çok eşli hayata geçti. çünkü çok eşliliğe izin veren nisa suresi ilk eşinin ölümünden yaklaşık üç yıl sonra kuran'a dahil olmuş. güçlü bir kadınmış Hatice...

1)yaşadığı dönem cehalet dönemi diye adlandırılyr. tek kültürel etknlik ticareti geliştrmk için kurulan panayırlarda yapılan şiir yarşmalarıymış . yaptıkları heykellere tapan bi toplumdan bahsediyorz zaten.. hz muhammed kervan ticareti yaptığı için birçok şehir gezmiş ancak bildğim yemen,şam gbi şehirleri kapsıyor bu...ilim konusunda pek fikrm yok ama çok okuyacak bi dönemde ve toplumda yaşamamış

2-) Nur nedir? Bana göre nur bir auradır hani şu kirlian tekniğiyle çekilen fotolarda belli olan şey olabilir. Olmayadabilir. Yalnız zamanında bir adam görmüştüm adamcağız yaşlı başlıydı yüzü de güzel sayılmazdı ama yüzüne bakmaya doyamamıştım baktıkça içime huzur geliyordu sonradan öğrendim adam eski bir tarikatın şeyhiymiş. Peki peygamber olmadan da önce nur var mıydı? Bilmiyorum ama peygamber olmadan önce de kişilik özellikleri olarak herkesin beğenisi kazanan yapıda olduğu söyleniyor.

3-) Evet, hatta hz. ayşe en çok hiç görmediği Hatice'yi kıskanırmış. Peygamberimiz ona aşıkmış anladığım kadarıyla.

2) nur yüzlü olmak falan tamamen kişiye göre değişen bir olay. fethullah, harun yokya tarzı insanların da yüzü bazılarına nurlu gibi görünür. kısacası, iş nasıl görmek istediğine bağlı.
muhammed'in resimleri var, internette görmüştüm ama şimdi nasıl bulunur bilmem (ve hayır, karikatürleri kastetmiyorum).

internette gördüğünüz resimlere itibar etmeyin kesinlikle sahtedirler. eğer kendisinin fiziki özelliklerini öğrenmek istiyorsanız sahabelerin kendilerini tasvirleri var onlardan okuyup canlandırabilrsiz gözünüzde. ayrıca hz pergamberi rüyasında görenler onu kesinlike görmüş gibidir zira bunu kendisi söylemektedir. belki görmek nasip olur ki sanırım bir inanan için en doğru yol budur.

yüzü nurlu kısmında gelince kendisinin hz. musa gibi yed-i beyza benzeri bir mucizesinin olduğunu duymadım ki yoktur diye biliyorum. nurlu meselesini geçiyorum o yüzden. fakat yüzünün nurlu olduğunu sırf yüzünü görüp de müslüman olanların olduğunu sahabeler nakletmektedir.

ek olarak kendisinin ayı ikiye bölme gibi mucizelerini görüp müslüman olanlar vardır, inanmak istemeyen yine inanmamıştır çünkü yaratıcının belirttiği gibi bu tip insanların gözleri kör kulakları sağırdır.

peygamber olmadan önceki yaşamına dair kesitleri de bulabilirsiniz siyer kitaplarında. ama taktir edersiniz ki peygamber olduktan sonraki yaşamı kadar ayrıntılı değildir. kendisi peygamber olduktan sonra etrafındaki sahabeler bu insanı her daim izlemiş, yaptıklarını hafızalarına kazımış, her ağzından çıkanı bibirlerine aktarmışlardır. ayrıntı meselesinin sebebi de budur.

necip fazıl'ın çöle inen nur kitabı bu soruların hepsine cevap veriyor hatırladığım kadarıyla. özellikle de yüzündeki nur konusunda oldukça detaylı bir açıklama vardı. aklımda kalan şekliyle anlatmam yanlış olur uzun zaman oldu çünkü. en iyisi kendinizin okuması ve tabii yazılanlara inanıp inanmak da size kalmış.

Yüzdeki nur öyle ışık hüzmesi falan değil yahu. Hani bazı insanların yüzünde bir samimiyet, bir sıcaklık olurya onun biraz daha fazlasını düşün.

Peygamber olmadan önceki hayatı hakkında da oldukça bilgi var. Yalnız tabi ki 40 yaşından önce sıradan bir tüccar olarak peygamberlik dönemindeki gibi insanlar her yaptığını, her söyledğini ezberlemezmiş. Bu nedenle 40 yaş sonrasını daha ayrıntılı biliyoruz.

Dönemin genel yapısını düşünürsek ilim irfan diye birşey yokmuş. Sanatsal olarak sadece sözlü edebiyat gelişmiş durumdaymış, insanlar meydanlarda şiir okurlarmış o kadar. Bilimsel olaraksa sadece büyücülük, kahinlik gibi eylemler yapılıyormuş, daha doğrusu bunlar bilim olarak kabul görüyormuş. Hz. Muhammed küçük yaşından itibaren amcası ile ticaret yapmaya başlamış, peygamberlik gelene kadar da bunu sürdürmüş.Peygamberlik geldiğinde okuma yazma bilmiyormuş ki zaten yukarıda belirttiğim gibi o dönem sözlü edebiyat yaygınmış.


İlk eşi Hz. Hatice de evlendikleri dönemde kendisi gibi ticaretle uğraşıyormuş. Hz. Hatice ayrıca Hz.Muhammed'e inanan ilk müslümandır. Hz. Hatice'nin vefatından sonra Hz. Aişe ile evlenmiştir. Karluk'un değindiği gibi gibi Hz. Aişe, Hz. Hatice'yi kıskanırmış. Hatta hicretten sonra bir gün Peygamberimizi Mekke'ye tarafına bakıp ağılıyorken bulmuş. Peygamberimiz, Hz. Hatice'nin mezarını Mekke'de bırakmış olmaktan dolayı ona özlem duyuyormuş. Bunun üzerine Hz. Aişe "Bak O seni bırakıp gitti, ama ben burdayım" demiş. Hz.Muhammed ise "Böyle söyleme, O beni bırakmadı. Bana kimse inanmıyorken O inanıyordu" demiş. Hz. Muhammed, bu iki eşi dışında diğer evlendiği kadınlarla karı-koca hayatı yaşamamıştır. O dönem arap toplumunda dul, yetim ve yalnız yaşayan kadınlara kötü gözle bakılırmış. Peygamberimiz de bunun son bulması için bu gibi kadınları himayesine almak ve korumak için nikahına alarak, zor ama örnek bir davranış sergilemiştir.

daha önce bahsettiğim resimleri buldum. bizzat sözlükteki başlığında mevcutmuş.

www.zombietime.com

50d'nin yürütmesi durdurulmadı. 31 temmuz tarihli yönetmeliği açıklayan 26 kasım tarihli yök yönergesinin iki maddesi için yürütmeyi durdurma kararı verildi. bu iki madde çalışmakta olan asistanları ilgilendiren maddelerdi. ilk asistanlığa girişte aranacak şartları içeren yönetmelik maddesi ile ilgili herhangi bir iptal yok. (eğer son günlerde bir gelişme olmadıysa)

yök 50 d ile ilgili üniversitelere "bekleyin öyle 33 e gecirmeyin hemen milleti" dedigi icin, ilgili maddelerle ilgili yürütme durmus olsa da çoğu üniversite şu an aksi bir işlem yapamiyor. 50 d işi daha cok su götürür, yök kararli görünüyor, üniversiteler yök le ters olmak istemiyor.

1- söğütlüçeşme'den binildiğinde, edirnekapı'da inip tekrar biniyorsunuz, tekrar akbil basmak zorunda kalmazsınız. ama eğer yer bulmak yani oturmak için zincirlikuyu'da inip, tekrar akbil basabilirsiniz.

2-bildiğim kadarıyla saat 12'ye kadar sürekli sefer var, 12.00'den sonra da yarım saatte bir.

aktarmadan kastettiğiniz başka bir ulaşım aracından metrobus e ise o biraz değişti. "metrobus içe alır dışa vermez" olarak düzenlenmiş, türkçesi diyelim metroya bindiniz, metrobuse geçtiniz aktarma olmuyor ama metrobusten cıkıp metroya binerseniz akbil aktarma parası düşüyor.

illa edirnekapı veya zincirlikuyu da aktarma yapmak zorunda değilsiniz, diğer ara duraklarda da inerek avcılar istikametine devam eden araca binebilirsiniz. yanlış hatırlamıyorsam 01' den sonra seferler yarım saatte bir'e düşüyor, bu konuda tam emin değilim.

Plush aktarma derken metrobüs-metrobüs aktarmasını kastediyor sanırım. Eğer söğütlüçeşme'den binip zincirlikuyu'da inerseniz akbil basmak gerekiyormuş ama edirnekapı durağında buna gerek yok, aynı durakta indiriyor.

Hat saatlerine şuradan bakabilirsiniz:
www.iett.gov.tr

şurda da anlatmıştım. sanırım en iyisi edirnekapıya gidip, dolu gelen 34'e binmek yerine, zincirlikuyudan sonra mecidiyeköyde inip boş gelen otobüse, bilet vermeden binmek ;)
sozluk.sourtimes.org

mecidiyekoyden bakırkoye otobusler kalkmıştı..metrobuse biniceksin,, ordan incirlide iniceksin.. incirli hastasinin ordainiceksin ordan minibusler var bakırkoye..
söyersin söföre zuhuratbabaya inicem diye en yakın yerde indirir.. caddeden zuhuratbayaya biraz yurumen gerek 2dk kadar..

sarı dolmuşla taksim'e dönüp ordan sarıyer otobüsüyle (ki kendisi 24 saat çalışır) m.köy'e dönebilirsiniz. 12 buçuktan önce dönebilirseniz, metroya bile yetişirsiniz taksim'den.

Gece on ikiden sonra ancak taksim dolmuşlarıyla rahat dönersiniz. meydan'ın sağ tarafındaki yol üzerinden kalkıyor dolmuş. Aksi halde e5'e ulaşıp yeniden metrobüsle dönersiniz ama o saatte hangi sıklıkla geçtiğini bilmiyorum.

hisar'A gidin kale'ye.

(bkz: cafe kale)

yol üzeri olarak güllüoğlu var e-5'in kenarında ama sabah 6 da açık olur mu bilemem. hafif metroda ataköy durağında inip ulaşabilirsiniz. pek romantik bir ortam olmadığı ise doğru bir yaklaşımdır lakin kahvaltı romantik olmayabilir amaç doymak :)

@arigold
@theconqueror

çok teşekkürler cevapar için.
Benim eşekliğim yüzünden söylemeyi unuttuğum havaalanına yakın, maksimum Beşiktaş' a kadar olan mekanlar çok daha makbule geçer:)

maksimum ortaköy olursa, belediyenin kafesi var sahilde :P

ortaköy? ama geçirebilirler. yaparlar.

@aithra ; Beltaş mı? Beşiktaş' ta da var :) Var da sabah 6' da açık olur mu o önemli:)

sabah 6da beşiktaşta bitek hakan pastanesi açık olur. aslında sabah 5 gibi açılan nefis biyer var emek kafe diye ama yeniköyde biraz...

Emek açıldı mı? Kapatılmıştı birkaç ay evvel. O saatte boşu boşuna gitmesinler.

manzaralı bir yer olmasa da olur diyorsanız sahilden bakırköy'e galeria'nın oradan girip emin pastanesi'nde kahvaltı yapabilirsiniz. Bahçesi falan var. Yeşilköy'de Röne Park var sahilde (burası kaçta açılır net bilmiyorum.)
Büfesel bir etkinlik düşünürseniz ayaküstü Bakırköy dikilitaş'ta bahçe büfe olabilir.
Cumartesi ise eğer karaköy sahildeki börekçiler olabilir.
Eminönü'nde de İTO'nun hemen yanında Saray Muhallebicisi'nde açık büfe+limitsiz çay 12.5TL
veya hocam bilmem hanımefendi ne tepki verir ama benim en favorim evde 1 termos çay demleyip 2 simit 1 kutu karper ile deniz kıyısında yapmak olur. Tatilden yorgun argın gelen bir bayan muhtemelen sevdiği kişiyi de özlemiştir, e bu özlemide baş başa bir atraksiyonla da gidermek hoş olur ;)

@icemanr ; bana kalsa apronda poğaça yiyelim diyorum da neyse ne tepki verdiğini söylemeyeyim:)

Eminönü Saray muhallebicisi o saatte açık olursa şukela olur işyerime de yakın. Yarın inceleyeyim bu konuyu. Herkese teşekkürler bu arada çok çok sağolun.

@charlesbukowskiineksi : hocam bi telefon çak mekana kaçta açıksınız bilader diye işi garantiye al ;)

@ icemanr ; orası Saray muhallebicisi değilmiş olm :) neyse (bkz: kısfmet)

agacım te sitesi burda
(git: www.saraymuhallebicilik.com

bide fotolardan da belli oluyor neresi olduğu İTO'nun heman yanı. vallahi pazar günü önünden geçtim daha moturla. :)

@ iceman ; canımın içi kardeşim zahmet etmişsin:) Orası hani bildiğimiz Saray var ya - Kadir Topbaş' ın mı neyse işte - onlardan biri değilmiş yoksa ben her sabah- akşam önünden geçiyorum :) Neyse kahvaltı olayını Taksim kitchenette' de halletik :)

bizde yaz okulu var, detaylı bilgim yok ama, bütlere giren bir arkadaştan ben de duydum aynısını. alıyorlarmış.

valla ilk defa senden duyuyorum. hangi okul olduğunu da yazarsan o okulda okuyanlardan da cevap gelebilir.

edit: 5 yıldır istanbul üniversitesindeyim, hiçbir bütünleme sınavından önce cebimden para çıkmadı. bence ya seni kekliyolar ya da sizin fakültenin/bölümün öyle fen/edebiyat fakültesinden farklı bir prosedürü var. prosedüre baksan iyi olur.

yaz okulu ve bütünleme sınavları için hocalar ücret alıyor. tıpkı dönem içerisinde verdikleri ders ve yaptıkları final sınavı için aldıkları gibi. bi tek vize sınavları için ücret almıyorlar bildiğim kadarıyla... çünkü vizeler ders içi aktivite sayılıyor.

istanbul üniversitesi

kesinlikle dogrudur...
hatta mrmr de yamulmuyorsam 40 lira...

ne?? öğrenci başı 40 mı??

üni.de okurken duymuştum bu muhabbeti ben de, doğrudur diye düşünüyorum. o kadar insanın bütünlemeye kalmasının bir nedeni de bu galiba:)
@deckard: bu para öğrencinin cebinden çıkmıyor, maaş gibi hocalara ödeniyor.(eğer doğruysa)

Şaka gibi, demek şehir efsaneleri bu şekilde yürüyor. İstanbul Üniversitesi'nde hocalar bütünleme falan gibi şeylerden para almaz. Sınav yapmak onların görevi, ne parası?


belki şunu duymuşsunuzdur: (bkz: ek ders ucreti)

Not: Yaz okulundan aldıkları doğru tabi.

kısmen doğrudur çünkü bildiğim kadarıyla bu sene ilk defa gazi de bütlerden de yaz okulu ücreti kadar para alıncak. kayıtlar yarın başlıycak olmasına rağmen hala fiyatlar açıklanmadığı için fiyat veremiyorum.(böylede güzel bi okuldur)

Cevabı bilmiyorum doğal olarak ama şimdi siz buradan sormayıp sosyal bilimlere gitseniz de oradaki görevlilerin cevabı bileceğinden emin değilim. Daha geçen gün mezuniyet harcını öğrenmek için gittiğimde dört ayrı görevli farklı rakamlar söyledi. Dizi izleyenlerin suçu yok. Şansınız bol olsun...

halbuki gs üniversitesi ne güzel sitesine koymuş. ama istanbul üniversitesi nin web sitesi de kendi koca kapısı gibi tarihi eser. bu kadar mı geri kalır bi okul bu kadar mı zor adam gbi bi site yaptırmak hey allaaam.

rodosto hotel var sahilde. fiyat konusunda en ufak bir fikrim yok. ama güzel bir yer.

www.rodostohotel.com.tr

denize girebileceğiniz yerlere gitseniz? tekirdağ'da deniz on yıllardır yok:( yani tabi var ama kirli ve zevksiz... ayrıca turistik olmadığı için öyle güneydeki gibi pansiyon bulamazsınız. rodosto denmiş, o şehir içinde ve aradığınız ortam orası değil. illa gidecekseniz kimse kız arkadaşınıza ya da nişanlınıza karışmaz ama kumbağ taraflarında bir yer arayın. yine de bana kalırsa iyi bir tercih değil...

valla bende sıkıntıdan patlamak üzereyim. ardarda 3 bölüm how i met your mother ve 2 bölüm seinfeld izledim banamısın demedi.

final haftası olmasının büyük etkisi var.

(bkz: pazar sendromu)

=) çıkın yürüyüş yapın. alın elinize kitap ya da müzik dinleyin açık havada. kesinlikle iyi gelecektir..

edit: soruya da cevap verelim, hayır=)

Ah keşke sıkılacak vaktim olsa. Neyse ne demişler? Akarken küpü doldur.

evet, bende tartıştım, hafiften kavga ettim.. ve eve kapadım kendimi..
çok sıkılıyorum.. birazdan da zıbarıp yatıp uyucam.. berbat bi gün..
hava da çok basık zaten..

ben de feci sıkılıyorum ya. sıkılarak uyudum ve uyandım hatta.
tüm sıkılanlar toplansak da beraber sıkılsak. böyle negatif rezil enerji yaysak harika olmaz mı.
puf. off paf pifff.

hava boğucu, evde kalmamak lazım bu havalarda,

erken kalkıp çok sıcak değilken sahile inmek(istanbul) lazım, şöyle güzel bir kahvaltı bebek'te. sonra az biraz gezinti.

plan yapmak lazım hergün için, bir şekilde dışarı çıkmak lazım, lazım lazım.

sabahtan beri sıkıntıdan ağladım lan. sırf sıkıntıdan. mal gibi evde oturuyorum bütün gündür.

Bugün/akşam dolunay vakti. Sıkıntı normal:)

nayır.

altin gunu muhabbeti donmus burda :P

cevabim: olumsuz

yeşilköy sahilindeki tüm balıkçılar

Bakırköy = Bakırköy Merkez oluyor(yeşilköy - florya - ataköy vb değil)

(capitolü neren çıkardım acaba) Carusel'in arka tarafından ya da capacity ile arasındaki yoldan sahile doğru inerken solda bulunan eski halk pazarında bir çok balıkçı var. Çoğunlukla söğüş yememe rağmen güveçleri de iyidir.

ben şahsen İtalya için pronto turu tavsiye ederim. hemen her turda memnun kalınmayacak şeylerle karşılaşılabiliyor bu aşırıya kaçmadığı sürece doğal. asıl konu rehberin ne kadar tecrübeli olduğu ve durumu nasıl idare ettiği. bizim rehberimiz turun bitmesine bir iki gün kala su çiçeği olmasına rağmen son derece başarılıydı.
fiyatlar standarttır ve peşin ödemede indirim vs. olursa da kampanya kapsamında olur diye düşünüyorum. ayrıca acente ve merkez arasında fark olacağını da pek sanmıyorum. yalnız bu son iki noktada pek emin olmadığımı da söyleyeyim..
iyi tatiller:)

Pronto'yu seçmiştim İtalya'ya giderken. Öncesinde ayarlamaları yaparken bazı aksaklıklar yaşatmasına rağmen tur surasında herhangi bir aksilik olmadı. Vaad ettikleri ile sundukları arasında bariz bir fark yoktu. Ayrıca rehberi de diğer rehberlerde pek görülmeyen bir çalışma ve gezdirme azmine sahipti. memnun kaldım kısacası.

Acenta İstanbul'daki bir acenta ise vize konusunda farklı bir muamele olmaz, bildiğim kadarıyla o işle ve konsoloslukla ilgilenen kişi zaten merkezde ve belgeler de merkez acentaya geliyor. Yerinizde olsam merkeze giderdim yine de. Daha bilgili oluyor çalışanları.İndirim konusunda söyleyecek bir şey yok, pazarlık ustası kuzenim pek bir indirim alamamıştı zamanında.

1) sürü psikolojisinden dolayı.

2) olmamış, uzat.

1- mütevazı olduklarını düşünürler öyle diyerek. hani hep bir mütevazılık özendirmesi vardır ya dinlerde... o nedenle.

1- kişisel olarak algıla. yani üslup ile alakalıdır. kişiden kişiye göre degişiyor bu biz, ben kelimesini kullanmak. bir iki kişide belki rastladıgın biz kelimesini kullanma alışkanlıgınu herkese yamamak lazım diye düşünüyorum.

2- bence de olmamaış. hiç gerek yoktu. ama yaz geldi, ferahlatabilir bu seçim.

ülkeyi ben değil, biz olarak sattıkları için. tek başına satmak zordur çünkü cemaat vs dirler genelde.

1) canları öyle istediği için
2) yakışmamış

1- (bkz: ben yerine biz kullanan zihniyet)

2- Saç kesimi kendine yakışanın giyilmesidir.

2- kafa ve yuz guzelse 3 numara muhtesemdir

1. ben, bencillik şeytana yakışan bir özelliktir(ben, yaparım, ben bilirim, ben üstünüm, ben süperim gibi)

2. 3 numara süperdir, yaz gelmiş, püfür püfür rüzgarı hissedersin falan

yalnız bir kesimle alakası yok eskilerin bir kısmı böyle konuşuyor, oktay sinanoğlu da, nuri saryal da sürekli biz'li konuşuyor. yerine göre tevazu yahut kendini büyük görme filan amaaan boş işler bunları saçları kısaltmışın işte yaz başı püfür püfür, takılma.
(bkz: ben yerine biz kullanan zihniyet)

1-kurana da bakarsanız orda da hep biz ifadesi kullanılmıştır.
2-denizden çıkınca rahat oluyomş bi arkadas faydalarından uzun uzuuuuun bahsetmişti:)iyi yapmışın

2) 3 numara olmamış sana ama 4-5 hafta sonra süper olur. ben 10 numara yaptırdım 1 hafta önce, şu anda formumun zirvesindeyim

tck'ya göre suç

e peki başlıktaki entryler için ne demek lazım? kimse faşisttir bu adam demiyo ama yazılanlar bu önkabulle yazılıyor. bir soru daha; mesela alıntılanan yerde bariz bir gg durumu var. adama açık açık faşist demişler mesela. bunun üzerinden konuşmak yazmak, katılıyorum demek fln?

Başlığın altındaki entrylerde eğer bahsettiğiniz şahsa doğrudan ismi de anılarak faşist denilirse tck'ya göre suçtur.

edit: @galadnikov: bir şahsa faşist ama süper şair dense de "bana göre" suçtur. Çünkü bir taraftan iyi bir şair denmesine rağmen ondan bağımsız olarak faşist denilerek yaftalanıyor. İyi olan kötü olanın etkisini yok etmez bana göre. Farklı şeyler. Preatorlar ne düşünür bilemem...

alıntılanan yer derken mesela bahsettiğim başlık bir köşe yazısından hareketle yazılmış. linki var, bir paragrafı alınmış felan. başka bir yerden böyle alıntılansa ve ekşi sözlükte yayınlansa? (edit: ve dediğim gibi gg içerikli olsa)

ihsan oktay anar kitaplarını okumadıysanız onlar olabilir.

@papado

ihsan oktay anar'ın tüm kitaplarını okudum.

sonuncusu hariç bahsettiğin kitapların hepsini okudum, zevklerimiz uyuşuyor yani az çok. beğeneceğine emin olduğum birkaç tane kitap sayıyım o halde sana (gerçi bunları okumayanı dövüyorlar, önceden okumuş olma ihtimalin yüksek.)

- kumarbaz (dostoyevski)
- böyle buyurdu zerdüşt (nietzsche)
- küçük prens (saint-exupéry)
- fareler ve insanlar (john steinbeck)
- hayvan çiftliği (george orwell)
- cesur yeni dünya (huxley)

geçtim, hepsini okudun diyelim. hiç korkmadan dostoyevski'nin herhangi bir kitabını alabilirsin. istisnasız müthiştirler. tabi inkilap kitapevi çevirilerini tercih et alırken.

@jack of hearts

kumarbaz ve hayvan çiftliğini okudum, diğerlerini de yazdım şimdi kenara. teşekkürler.

cesur yeni dünya

new york üçlemesi

tatli ruyalar okuyorum su anda, cok cilgin. bence sevebilirsin.

veba, dava ve deniz feneri'ni arka arkaya oku sonra da intihar et demeye çalışıyor pinkylips.

sıcak külleri kaldı-oya baydar
Nietzsche Ağladığında- Irwin D. Yalom
Fedailerin Kalesi Alamut-Wladimir Bartol

üçü de güzeldir.

araya simyacı serpiştirmek intiharın eşiğinden döndürebilir belki. simyacı da çok güzeldi sahi. piyasadaki tüm kişisel gelişim kitaplarını bir köşeye yığsalar başka bir köşeye de simyacı'yı koysalar hiç tereddüt etmem seçimimi yaparken.

1-

@pinkylips, the rain baron

bu üçlü(veba, dava, deniz feneri) intihar ettiriyosa ardarda okumayayım en iyisi(araya başka kitaplar koyarak okunabilirler sanıyorum). üçü arasında en süperini söyleyinde onu koyayım listeye bari :)

2-

beyaz zenciler çok acayip çok çılgın diye duymuştum hakkaten öyle mi? var mı okuyanınız?

1. dava.
2. okumadım. yalnız okuyan tüm arkadaşlarım beğendiğini söyledi.

Sıraselviler Caddesi'ne gidiyorsun, beykent üniversitesinin tam karşısında, eski kitapları çok ucuza satan dükkana giriyorsun. Hatta girmeden önce kaldırımdaki raflarda bulunan kitapları tarıyorsun, işine yarayanları alıyorsun. Sonra gidip okuyorsun. Lamelif sahaf 1 ytl ye bile kitap satıyor, oradan belki birşeyler bulabilirsin. O olmadı simurg var, turkuvaz var. Sora sora bulacaksın artık buraları da, bu kadar da kolaycı olmayalım :)

tamam dava'yı almaya karar verdim ama hangi yayınevi? can yayınları var mesela ordan mı alsam

kitap ismi değil de, indirimli kitap satan ve kapıda ödeme imkanı sağlayan site ismi isteğinize yönelik:

www.ilknokta.com

edit: bir de taksim'de galatasaray lisesi'nin yanında hem can yayınları'nın hem de yky'nin dükkanları var, bahsi geçen kitapları oradan %20-25 indirimle alabilirsiniz.

Yayınevlerinin depolarındaki kitapları alıp satan bir kitapçı var. Fiyatlar çok ucuz. Galatasaray'dan Tepebaşı'na çıkan yol üzerinde solda. Kaldırıma da taşmış kitaplar mutlaka fark edersiniz. Romanlar iki-üç lira civarında.

bir üst cevapta "gülden kale" arkada$ımızın bahsettiği kitapçı kitap için'dir.
(bkz: #13875471)
Buradan 10 değil 20 kitapla bile çıkmanız olasıdır. Son olarak Ayrıntı yayınlarının portföylerine kattılar ve 2-6 lira arasında kitapları var.

geç oldu biraz ama dava en üstlerde olmalı bence.

Cevapların bir kısmına buradan ulaşabilirsiniz:

www.egm.gov.tr

emniyet sitelerinde bahsedilenler (egm ve iem) pek tutarli degiller. mesela birisi bir fotograf isterken digeri uc istiyor gibi. ve cok acayip ama iem trafik tescil sitesinde adres bilgisi de yok. "kime sorsan gosterir" diye dusunuyorlar herhalde? kurum komedisi gibi her sey.

ehliyeti aldığın emniyet müdürlüğüne gidip dilekçe dolduruyorsun. kimlik fotokopisi ve fotoğraf istiyorlar ama sayısını hatırlamıyorum. bir de 35 tl istiyorlar fiyat değişmediyse. çıkmasıda 1-1.5 hafta sürüyor. duruma göre yoğunluk olabiliyor. özellikle ehliyet sınavını yeni vermiş olanlara denk gelirsen hayli yoğun olabiliyor.

gayrettepe çok kalabalık. kötünün iyisi mecidiyeköy e.m.

deneyimlerimi yaziyorum:
(besiktas emniyet'i, ciragan'daki yer yani)

gerekli malzemeler:
- nufus cuzdani fotokopisi
- nufus cuzdani asli
- yipranmis eski ehliyet
- 2 fotograf
- soforler derneginden ne sikime yaradigi mechul bir form (50 kurus)
- 40 tl
- kalem
- 10 parmak
- sukunet

yapilisi:
- soforler derneginin kulubesi var karakolun arkasinda. ordan gidip bilgi sorma formu adi altinda alinan 50 kurusluk harac odenir. bozukla gidin, yok bu adamlarda o nosyon.

- karakola girince ileride bir yerde numarator var. gerci ehliyet icin pek sira olmuyor ama siz alin, medeniyet sizde kalsin.

- ehliyet islemleri koridorda sagda 3 numarali oda. siraniz gelince icerdeki genc polis cocuga evraklarinizi verin, sizden 40 tl alsin, imzanizi falan atin.

- tum el parmak izinizi de verin (sakin olun. yil 2009, burasi turkiye)

- "bugun git haftaya gel" diyecekler. eger arada arac kullanacaksaniz bunu belirtin ki size gecici bi sey versinler, arada magdur olmayin. aslinda islem icin gereken sure teknik olarak 30 dakikadan fazla olmadigi icin sureyi manipule etmek mumkun -bu tamamen kisisel. vaktiniz varsa kimseyle yuz goz olmadan cikin oran, haftaya (3-4 gun icinde) gelip ayni yerden alin.

sunlar da onemli:

- basvuru kabulleri 14.30'da sona eriyor. ogle arasi var mi bilmiyorum.

- ehliyet uzerinde odenmemis ceza var mi bir kontrol edip oyle gidin. mumkunse yakin tarihli cezalarinizin (son 2 ay mesela) makbuzunu da yaninizda goturun, henuz islenmemis olma olasiligina karsi.

uzun olsa da; haydarpasa vapur > sirkeci tramway > z.burnu metro > cnr expo tabanway > b kapisi. bu yolla 1,5 saati bulur. diger yol olarak k.koyden b.koy oradan b kapisi tercih edilebilir o da 1 saat surer en asagi.

Söğütlüçeşme'den metrobüs'e binin Merter ya da Zeytinburnu durağında inip metro'ya geçin, cnr expoda inip yürüyün. metrobüs 40 dakika sürüyor, metro da en fazla 10 dak., yürüme mesafesi ne kadar bilemiyorum.

cnr'dan 15-20dk yürüyerek..
dikkat edin thy anabinasına gitmeyin, b kapısı diğer tarafta..

hep b.s. yazar ya cvlerde falan ama emin olamadım bin tane şey varmış yahu o ne öyle!

İngilizce kullanımda B.S. yani bachelor of science yazmanız lazım ama verdiğiniz ekran görüntüsü sanki İtalyanca bir siteden alıntı gibi.

bs olması için mezun olmak gerekiyor. yani mezuniyet derecesi alınmalı. bs adayı falan gibi bir seçenek bulursanız odur yoksa lise dereceniz var şimdilik. (

edit: listedeki candidatur veya bir üstündeki candidate anlamında kullanılıyor sanırım.

muhendislikte mezun olunca b eng olmaniz lazim bence.

B.Eng. ünvanı için belirli ülkeler var, Türkiye'de B.Sc. oluyor. Yani her ülkenin isimlendirmesi farklı aynı şeyler için.

www.free-av.com
www.gezginler.net

avg var. Direkt indirme linki şu: www.avg.com

avira antivir avg'den kat kat daha iyi. sitesinden 3 aylık lisanslı deneme sürümü alınabiliyor.

nod32 yüklüyken avg ya da avira da kurulabilir mi? (gereksiz soru açmamak için buradan yazıyorum)

avira bedava üstelik şahane

@gulden kale
Antivirüslerin real-time protection'ları (avg'de resident shield olarak geçiyor) aynı anda çalışırsa problem çıkabilir.

geçmişi ve çerezleri silip, denesen bir?

Temporary dosyalarını kast ediyorsanız sildim onları. Geçmişi de.

Internet başlangıç sayfasını değiştiremiyorsanız (yani ayarlarda silikse ve aktif halde görünmüyorsa )

HKEY_CURRENT_USER\Software\Policies\Microsoft\
Internet Explorer\Control Panel anahtarını açın. Sağ tarafta bulunan HomePage REG_DWORD 0X00000001(1) değerin-
deki parantez içindeki (1) değerini (0) olarak değiştirin

BAŞLAT-ÇALIŞTIR'a regedit yazacaksın-çıkan penceredeki sol kısımda bu yazılanları bulup elle düzelteceksin.
Kolay gelsin...

www.pcnet.com.tr

benzer bir şeyi spybot search&destroy denen program halletmişti. deneyebilirsiniz.

bunu:

HKEY_CURRENT_USER\Software\Policies\Microsoft\
Internet Explorer\Control Panel

bilgisayarın neresinde bulacağım?

en mantıklı yol ceres'in yolu fakat o da olmuyorsa çözüm;

inndir.com

@gulden kale

ceres'in dediğini okumamıssın heralde başlat-çalıştır-regedit diyince çıkar.

bu tür şeyler genelde virüslerle birlikte ortaya çıkar. registry'den düzeltmiş olsanız bile taratın bence bilgisayarı.

stephen king demeyeceğim elbette :)

lakin jean-christophe grange ve maxime chattam isminde iki fransız yazar var. okumadıysanız okuyun...

büdüt: bir de ben zamanında ahmet karcılılar'ın akrep ve semender'ine hasta olmuştum, bu da bizden olsun...

ups integralin sinirlarini belirtmeyi unutmusum. elbetteki stephen king'in cogu kitabini okudum.

grange'inda bazi kitaplarini okudum. grange pek aradigim sey degil nedense, siyah kani okudum; kurtlar imparatorlugu ve kizil nehirlerin hem filmini izledim hem okudum, tas meclisinin sadece filmini izledim. cevirilerinden midir bilmiyorum bana sadece heyecan kismini veriyor, gerilimi gelmiyor (kizil nehirleri biraz ayri tutarsak).
chattam'a bakacagim ama ozellikle bir kitabi varsa daha makbule gecer.

chattam'ın üç kitabı çevrildi yamulmuyorsam türkçe'ye ve hepisi de sanırsam grange'dan iyiler...

stephen king in richard bachman müstear ismiyle yazdığı kitapları okuyun okumadıysanız. chattam fena değildir ama bir süre sonra çok zorlama gelebilir kurgusu. cinayet polisiye janrında patricia cornwell çok çok iyidir gerilimi de fena sayılmaz.

h.p. lovecraft'ın herhangi bir kitabı işinizi görür. charles dexter ward olayı, cthulu'nun çağrısı ya da deliliğin dağlarında iyidir. gerçi hepsi iyidir.

(bkz: v.c. andrews)
tüm kitapları

agatha christie demeye gerek yok sanırım ?

dean koontz - hız

@coffee and cigarettes: Lovecraft'ı ben de çok severim ama neden gerilim ya da bildiğimiz anlamda korku türüne sokulduğunu anlamış değilim. Nedense Lovecraft öyküleri beni korkutmak ya da germekten çok, daha ziyade korkuyla karışık bir huzur duygusu, tuhaflığa özlem, merak, evren, varoluş duygularına gark ediyor.

Dünya kadar fatura birikti, canım sıkkın, o sebeple eleştiresim geldi.

(bkz: craig russell) olabilir. chattam daha iyi gerçi...

Edit: bir de robin cook'u önerebilirim ancak polisiyeden ziyade tıbbi gerilime ağırlık verir.

adama "türkiye'yi guguk devletine çevirmeye çalışıyor" demişsiniz. sanıyorum gg kısmı burası. bir nevi itham var.

mahkeme tarafından suçlu bulunmadığı sürece kişiyi herhangi bir şeyle itham edemiyorsunuz. haksız yere suçlamak oluyor çünkü. özgür platformdan kastınız insanlara suç atmak ise, bunu gözden geçirmenizi öneririm.

"başsavcı eskisi" bölümü gg imiş. insanları suçlamak da bir özgürlüktür.

İnsanları suçlamak suçtur...

(bkz: iftira ve suç uydurma suçları)

ayrıca, entrynizdeki "başsavcı eskisi" muhtemelen hakaret olarak değerlendirilmiş. hakaret de doğal olarak suç oluyor.

@kaspar, modlog'ta yazan sadece ispiyonlayan kişinin notu. yani ispiyonlayan kişi orayı gg görmüştür ama bana kalırsa küçültücü bir ifade değil o. yine bana kalırsa entry'nin gg olmasındaki sebep, cümlenin o ilk yarısı.

ayrıca mantığınıza hayran kaldım. insanları suçlamak nasıl bir özgürlüktür allaşkına?

valla bir yaşıma daha girdim. suçluluğu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur desem hata mı etmiş olurum? o mantığa göre hareket edersek benim birisinin kafasını gözünü kırmam da özgürlüktür.

efendim x insanının birini öldürdüğünü dahi görsenizde bu sıfat mahkemece kanıtlanmadan ona "katil" demeniz sizi suçlu durumuna düşürecektir. Yasalar böyle işliyor.

bassavci eskisi yerine eski bassavci deseninz gote girmeyecekmis herhal.
ulan ne sacma is bu gg.

suçlama özgürlüğüne bir örnek:

emniyet müdürü olaylar sırasında beceriksiz davranarak onlarca insanın yaralanmasına neden oldu. (yazar burada emniyet müdürünü beceriksizlikle suçluyor.)

hemen memur kafanızı işletip olayı yargısal boyuta taşımışsınız. biliyoruz masumluk karinesini. ama insanlar yargısal olmayan konularda itham edilebilirler. Bir örnek daha vereyim:

lincoln galatasaraya oynamak için değil yatmak için gelmiş. (yazar burada lincoln'ü yatmakla suçluyor.)

entryme gelirsek; burada gg olacak birşey görmüyorum. kendisini eylemlerinden dolayı suçluyorum ve bu hukuk dışı da değil, gg hiç değil.

gg hiç değil diyorsan preatorlara danış o zaman ne diyeyim. sözlük kuralları dahilinde bariz gg sonuçta :)

anca "türkiyeyi guguk devletine çevirmek" diye bir suç anayasada olsaydı, arkadaşın yazdığı suçlama olurdu ve yasadışı olurdu. burda öyle bir şey yok. eğer bunlar yazılamaz diyorsanız gerçekten entrylerin yarısının gitmesi lazım. çok saçma. ama yazdığı ifadelerin hakaret ya da aşağılama olduğu gibi bir gerekçe varsa onu bilemem, o kadar ayrıntıya hakim değilim sözlük kuralları açısından. ama bu yazarın yazdığı suçtur, suçlamadır demek hiç doğru değil. alakası yok.

Evet ucuz, geçen aylarda ısmarladığım smirnoff north'u 15 liraya almış arkadaşım.

tütünde aynı şekilde

100 luk (dusuk ihtimal 70 lik te olabilir) yeni raki 9ytl idi yazin ben oradayken ... smirnoff 12ytl gozumle gordum , imf borclarimizi ickiden aldigimiz vergilerle kapatmaya calisiyoruz.

pahalı bıle olmus:D

an itibariyle bende 94 kb la indiriyor,yer adana.

var. sayfalar açılmıyor veya çok zor açılıyor.. ekşiduyuru'ya da giremiyordum epeydir. bilgisayardan sanmıştım baştan ama arkadaşlar da söyledi, onlarda da varmış bir yavaşlık.

edit: yer istanbul.

torentte sıkıntı yok da rapid sorunu bende de var.

yer kocaeli.

benimki de çok yavaş bazı sayfaları açmıyor.açsa bile 1 saat bekliyorum.

ben izmir'deyim ve benzer bir yavaslik sorunu yasiyorum. 10-20kb arasi geziniyor.

dns'leri otomatik alırsanız yavaşlık problemi kalmıyor( sanırım ). ben değiştirdim oldu.

Sözlüğün olağan yavaşlığı hariç her zamanki hızında. L: İstanbul.

olmaz mı?!

öğlene kadar problem yoktu,ne olduysa öğlen oldu..
ben de tek problem bende mi acaba diyerek trojan, spyware taraması yapıp duruyordum..

birkaç forum taradım, yurtdışı çıkışları problemli yine..bir yerde çanakkale-istanbul arasından kaynaklanan bir problem olduğunu yazmışlardı..

rapid'te 2-4kb arasını görüyordum gündüz, şimdi ise 12'lerde..

ortalama 150kb küsürle çeken rapid 20kb civarına düşmüştü, saat 01:20 gibi de tamamen gitti internet.

5dk önce geldi çok şükür.

yer istanbul anadolu yakası

zaman zaman, facebook, v.s gibi sitelerdeki resimleri açmakta bile güçlük çekiyorum. altyapısın çok kötü olan bilecik.

burası bana tanrının bir lutfu.

son bir kaç haftadır, yer yer bu problem var.

Bugünlerde çok zor, hem ysk'nın sitesi çok yoğun hem de verilerin girilmesi Türkiye şartlarında uzun zaman alır. Normalde ysk.gov.tr'den ulaşılabiliyor. 2007 seçimlerinden bir süre sonra kendi semtimin bilgilerine ulaşmıştım.

mahalle olarak yok ama ilçe olarak bir süre sonra giriliyor internet sitesine. o bir süre uzun bir süre oluyor ama genelde.

Ben bugün bizim muhtarı aradım, muhabbetimiz de vardır kendisiyle, o mahalle mahalle gezmiş bizim bölgeyi, ondan aldım bilgi. Ama onun da belirttiği üzere sonuçların internete düşmesi oldukça zaman alabilirmiş.

Bir de muhtarını öğrenmek isteyenlere tavsiyem, arasınlar sorsunlar, kaç takla attım bulmak için ama en temizi böylesi.

tinyurl.com

www.zet10.com

www.altkitap.com

(bkz: project gutenberg)

şu sayfa size yardımcı olacaktır.

tk.bilgi.edu.tr

ikisini de göstertmen daha bi makbül.

öneri 1: xyx'nin de belirttiği gibi, hödö abc konusunda bu böyledir diyor. (kaynakçaya ikisini de yazarsın)

öneri 2: hödöyle abc konusunda hemfikir olan xyz abc konusunun bu böyle olduğuna katılıyor.

ingilizce yazarken hede höde 2000 (and the references therein) gibi bir kalıp kullanılıyor, benzer bir şey kullanabilirsiniz (hede 2000 (ve içeriğindeki kaynaklar) gibi). görmediğiniz, kullanmadığınız kaynağı referans göstermeniz yanlış olur.

ofis le entegre calısan bir programı vardı bunun. endnote diye. onu kur cok nefis kolaylık saglıyor.

sen sadece aldığın kaynağı belirteceksin, aldığın kaynağın kimden aldığıyla ilgilenmene gerek yok, araştırmak isteyenler aldığın kaynağa bakarlar..

@alkolikfeadi, öyle bir şey yok. Normalde yapılması gereken ana kaynağı (hödö, 2000) bulup okumak ve gerçekten senin de diyeceğin şey için önemliyse ona referans vermektir. Ama hödö'nün makalesini bulamazsan ingilizce makaleler için konuşuyorum, biz şöyle referans veriyoruz (hödö, 2000; as cited in xyz, 2007).

zotero kullanalim, kullandiralim.

naklen atıf yapabilirsiniz.

hedehödö (bu ne) isimli yazarın dediği şeyi ana metinde yazıp, dipnotta şu şekilde atıf yapıyoruz. (1)

(1) hedehödö, 2000, s. x'ten naklen: xyz, 2001, s. xv.

inananlar şöyle açıklıyor,
biri kız biri erkek çocuklar oluyor. ikizler.
bunların normal gelişim süreci çok hızlı. havva'nın da gebelik süresi kısa fln.
doğan çocuklar birbirleriyle evlenmiyorlar. diğer ikizlerle evleniyorlar.
ee, sakat çocuk doğma ihtimali?, aynen sorulduğu gibi, ihtimal o.
ortada ensestlik fln da yok.
tut ki dünyada soyu tükenecek aynı cinsten biri dişi biri erkek canlılarsınız. bilim adamları sizi ne yapar?
inanmayanlar, inanmıyor zaten.

adem'le havva'nın evlatları birlikte olup çocuk sahibi oluyor mu, olmuyor mu?

Bu bahsettiğiniz kabulden rahatsızlık duyan ilahiyatçılar var. Onlar pek yüksek sesle bahsetmeseler de Adem ile Havva'nın ilk yaratılanlar değil ilk "kültür"lü insanlar olduklarını savunuyor. Yani allah dünyada gelişimine devam eden insan şeklindeki varlığa Adem ile Havva'yı yollamış ve bu şekilde çoğalmışlar. Bana bu şkli de pek mantıklı gelmiyor gerçi.

hiçbir şey yoktan var olamaz.
ama görüşe bakılırsa biz var'ız. (en azından öyle sanıyoruz.)
zaten bu noktadan bakıldığında var oluşumuz imkansız. dolayısıyla iki kardeş yatağa girmiş, çok mu...

hamamdakaybolana bu yaklaşımda katılamıcam eğer bu dediğin seçeneği pozitif kılarsak başka günah sayılan durumlarında artısı olur zina da yapalım, hırsızlık da o zaman yani ne şekilde hangi durumları kabul edelim doğrusu muamma.

ayrıcana din başlı başına tırt bilgilerle dolu inanmaktan öte bence doğru yaşayalım ayrıca adem ile havva cidden kardeş kardeşleri birleştirmisse biz genetik olarak sakat tipler olabiliriz yani kanıtı yok sonuçta tabi benim dediğiminde yok

Âdem ile Havva hiç yaşamadı. (Bilim böyle söylüyor.)

www.youtube.com

2 hafta kadar evden dışarı çıkamayacağına göre sıkıntısını geçirebilecek bir şeyler olsun derim ben.

kil donmesi hmm, killi birsey olabilir mesela, kedi yavrusu?

edit: pelus da olabilir.

şişme yolculuk yastıkları var, boyna geçirilen. bu tür rahatsızlık çekenler onların üzerinde bayağı bir rahat ediyormuş. sağlamından alırsanız iyileşene kadar kullanır. :)

cımbız, epilasyon aleti ,limon kolonyası,dönen kılı muhafaza etmesi için küçük kavanoz (üzerine bi şeyler yazabilirsin)

genelde kuyruk sokumunda oluyo bu olay, eger oyleyse simit al deniz simidi : ) uzun bi sure kicinin ustune oturamicak cunku : )

kadayıf tatlısı en anlamlısı olabilir.

tatlı talı yersiniz.

uykusuz cilt 1 2 3 olabilir
takilir onlarla sikilmaz hem

cicekcilerde kucuk kaktusler satiliyor ;)

Tecrübe konuşuyor (bkz: #14372513) :)

Eğer açık ameliyat olduysa ördek götürmenizi tavsiye ederim, 3-4 gün boyunca kalkıp kendi işlerini göremeyebiliyorlar. Bunun haricinde dondurma, çikolata, litrelerce ice tea, sevdiği dizilerin yeni bölümleri makbule geçecektir. :)

arkadaşlar minik bir kaktüs götürmek "mantıklı" geldi
herkese teşekkürler (:

16 parçalık ve fakat 1997 kaydı var richard cocciente'in. Ama cd'de duruyor şu an, işinize yarayacaksa ve nasıl yollayacağımı söylerseniz yardımcı olabilirim.

mümkünse torrent veya rapidshare linki daha makbule geçecektir.

kötü olur kişi saçmalar sürekli gördüm bizzat

kesinlikle kişiye göre değişiyor. sonucunu kestiremedigimizden tavsiye etmiyoruz.

deprenil gibi bir ilaçla alkol kullanmış biri olarak hala burdayım ama garantisi yok:)

ben şu anda sabah akşam günde 2 kere ssri tipi bir antidepresan ve kuvvetli bir antipsikotik (nöroleptik) kullanıyorum.. ve her gün en az 6-7 bira içerim.. bu sayı baya arttığı da oluyor..
hatta ilacı atarım ağzıma, ilacı yutmak için biradan bir yudum alırım.. ve bunu yaklaşık 2 senedir yapıyorum... daha bişi olmadı.. bira kuvvetsiz bir içki.. belki daha kuvvetli alkollerle (votka falan) yapsam ciddi şeyler olabilirdi..

antidepresanlar ile alkol pek bir şey yapmıyor..
ama antipsikotikler ile alkol kullanırken baya dikkatli olmak gerektiği söylenir..

yapmamak lazım yani..

Bir şey olmaz. Ama bana olmaz. Size olmayacağının garantisi yok. Ya deneyin ya da g.tü sağlama almak için hiç denemeyin.

Karaciğer zorlanır.

daha cabuk ve cok sarhos olursun, o yuzden biraz daha dikkatli kontrollu icsen iyi olur, baska bi zarari yok

vallahi sadece ikisi karıştığında henüz bir şey olduğunu görmedim ama sonrasında bir sevişme olayına girilirse geç boşalmanın bokunun çıktığını biliyorum. saatlerle ifade edilecek kadar.

edit: eee, erkekler için konuşuyorum tabii.. =)

Merter - Zincirlikuyu arasi metrobus, orasi kesin. Sonrasi icin de simdilik en hizli minibus olur sanirim.

bi şekilde zincirlikuyu' ya ulaşıp oradan metrobüsle gidebilirsin.

Biraz uzun sürebilir ama ancak bu yolla önünde inebilirsiniz gibi. tramvayla kabataş'a gidip, oradan kalkan emirgan, reşitpaşa, sarıyer otobüslerine geçin. en sık sarıyer ya da bahçeköy otobüsleri kalkar.

advance önce, oasys sonra üretildi bildiğim kadarıyla.

advance kullanıyorum memnunum. oasys'in daha iyi olduğunu düşünüyorum sözlükteki entrylerden.

daha önce sorulmuştu. yine söyleyeyim.

ikisi de j&j ürünü. oasys en yeni çıkanı. optikçiler aşırı ince olduğu için formunun daha çabuk bozulduğunu söylüyorlar. ama hava geçirme kapasitesi daha yüksekmiş...

15 gün kullanım ömrü vardır.

advance iyidir...

daha önce acuve kullandım, advance'e geçtim. birkaç yıldır advance kullanıyorum hiçbir problemim yok. oasys'i bilemedim.

acuvue oasys (with hydraclear plus) zaten kendisi, yani en azından benim kullandığım o. kullandıklarım arasında en iyisi. kuruluk yapmıyor öncekiler gibi. bahsedildiği gibi 15 gün değil ömrü uzun süre kullanabiliyorum.

ikisi de acuvue zaten. üretisi j&j, lensin markası acuvue, advance ve oasys de alt modelleri.

j&j acuvue advance
j&j acuvue oasys.

cevaplayanlara cok tesekkür.
sanırım oasys kullanan yok. ya intenret sitesinde 15 gün dio ama hem türk siteleri hem de optikciler 1 ay diyo. acuvuler icin, hepsi icin yani, bu biraz enteresan.ama cok satılsın diyedir denen klasik tüketici mantıgına basvurucam bu durumda,peki oasys'i denemek için tek bir cift satın alabilecegim bi yer var mıdır? hiç boyle bisi yapan var mı? denemek için bir çift sadece.

Açılmıyor.

Ayrıca garip olan sayfa görüntülenemiyor uyarısı da çıkmıyor, bekliyor öyle.

bende düzgün. birçok kişide de düzgün olduğuna eminim. sol frame gayet olağan hızda akıyor.

dakikalar sonra gelen edit: nazar değdi.

belki sözlüğün yarısı(çok pis abartırım) giremiyor diye rahatlamıştır sol frame?

açılmıyor

ed : hopeless haklısın ve sana laflar hazırladım.

düzgün.

@hopeless,

evet firefox'ta açılmıyor. neden olabilir ki?

ff ve duzgun.

hala ff'da açılmıyor bende. ie'de sorun yok.

ama şimdi server too busy diyor? başına bir iş mi geldi acaba?

Http 500 iç sunucu hatası veriyor, busy falan değil, kafası karışmış sadece:)

açılmıyor valla, 11.nesil yazara tepkiden dolayı ikinci bir akım mı oldu nedir? :) oltutaşı yazarlar mı geldi yoksa....

bişey olmaz ne olcak. kendisi fark edip silmiş moderatöre kalmadan. not filan düşeceklerini de sanmıyorum.

@tepedeki psychedelic adam

az önceki gözlemlerime göre dediğin gibi olmadı malesef. çaylak edildi ilgili yazar.

yanılıyor olmayasın belki kendi kendine sildi sanmışsındır, ya da eğer öyle olduğunu gördüysen madem niye sordun? belki de sabırtaşı yazar olduğu için öyle bi muamele görmüştür. eğer öyleyse tabi.

yok yahu ispiyonlanmıştı, sonra 5 dk sonra baktım kendi kendine silinmiş. takriben 5 dk sonra baktığımda çaylak edilmişti.

not: ben sorduğumda sadece kendisi silmişti. çaylak edilmemişti.

@galadnikov

yazık ama o zaman :) nickini vereyim mi? hem fark etmiş hatasını.

yine sen bilirsin tabi.

hmm peki o zaman. kaderinde bu da varmış yavrımın.

kolay gelsin efenim.

şöyle de bir şey oluyor hatta:

x basligindan ispiyonladiginiz y sahsina ait #zzzzzzz numarali entry silindiginden ispiyon isteginiz iptal oldu kendi kendine bir seher vakti

muhtemelen hem moderatör hem de yazar senin ispiyona bakmadan sildiyse geliyor bu.

yok yok ben ispiyonlamadım, ispiyonlanmış mı diye ":P" a tıkladığımda "ispiyonlanmış zaten" dedi sözlük.

ama benim anladığım kadarıyla ispiyonlanan entry yazar tarafından silindiğinde moderatörün önüne gitmiyor ispiyon, yoksa gidiyor mu?

@tepedeki psycodelic adam : cezasini yine cekiyor, zira ispiyonlandigim entry'nin kendi kendine silindigi mesaji geldi; fakat yazari caylak oldu.

herşey tamam da, forumtrak ne ayaksın abicim sen?
sözlük kurallarına hakimsin, duyurulara anında cevap veriyosun filan...
bot musun nesin?

sensin bot! benim de duygularım var taam mı?!

yok yaf pot mot değilim. bildiğin kullanıcıyım işte. sözlükteki nickimle yazmıyorum buralara. bu nicke pek bir alışmıştım burada, ondan yani.

Akıbeti duruma göre değişir, değişiyor.

İki gün evvel, bir entryi gg gerekçesi ile ispiyonladım ama ispiyonum yazar entrysini sildi gerekçesi ile geri döndü ama aynı yazar aynı entrysinin formata aykırılığı gerekçesi ile çaylak oldu.

başka bir gammaz aynı entryi ispiyonlayamayacağı için, gammaz olmayan birinin mesaj yoluyla ispiyonu dikkate alınmadıysa eğer, bir moderatör kendi insiyatifi ile silmiş olabilir o entryi.

sonuç olarak yazar şanslıysa bir şey olmaz, değilse çaylak olur.

moderatörlerin ispiyonları biriktirdiği bir havuzları var. bu bizim mesaj çöp olay üçlüsünün altında üç tane daha butonları var ent alt pop diye (müzede görmüştüm zamanında). bu ent yazana tıklayınca ispiyonlar listeleniyor önünde. yazar kendi entrysini silerse ispiyon da o listeden düşüyor. moderatör orada göremediği için de işlem yapamıyor. ama galadnikov mesela oradan değil de normal yazar gibi başlık okurken hatalı entry'e denk geliyor, tabi ona sıra gelene kadar adam entry'sini silmiş ama galadnikov'un ekranı refresh olmadığı için daha orada duruyor. o da basıp çaylak ediyor.

srt lerde dikkat etmen gereken divx ile aynı isimde olmalı iki dosyada. onun dışında ps player k lite media player otomatik olarak görür ve çeker srt dosyasını.

İsimleri kontrol ettim, aynı. Windows bu dosyayı açamıyor uyarısı veriyor tıkladığımda, videonun içine de taşıyamıyorum.

(bkz: gom player)

videoyla birlikte açman için oynatıcı destekliyorsa içerisinden altyazı sekmesinden seçebilirsin, ör: bsplayer, gomplayer,.vb.

sadece .srt dosyasını açmayı düşünüyorsan birlikte aç deyip notepad ile birlikte de açabilirsin.

[film.avi]=>film adı
[film.srt]=>altyazı adı

olmalı

eger k-lite mega codec pack i default ayarlarıyla yuklerseniz ve windows media player ile açmayı denerseniz gostermesi gerekir altyazıyı.
BS player ile açarsanız tutup videonun içine atacaksınız.
Media Player Classic ile açıyorsanız yine tutup videonun içine atacaksınız. Cannot render ... diyorsa O tuşuyla seçeneklere girip Playback -> Output
tan VMR9 (renderless) veya VMR7(renderless) seçin. Kapatıp açın. tekrar içine atın. olması lazım.

(bkz: gom player)
(bkz: vlc player)

gom player

media player classic

aşk değil bu mantıkta değil..
saygıdır bu.
seviyosan, evleneceksen ilk önce saygı duyacaksın. başını örtmesine de örtmemesinede saygı duyacaksın.

evet kesinlike saygi bu, o basini orter sen saygi duyarsin, sen icki icersin yemekte o da buna saygi duyar ama mesela icki bulunan ortamda bulunmak istemez o zaman sorun olabilir.

evet içkili ortamlarda bulunmak istemez.
bu da ne kadar tolore edilebilir bilemiyorum.

Kendi kapanmak isteseydi imkanı olduğu için bence babaevinde zaten kapanırdı. Bundan sonra kapanması belki 45 yaşından sonra olabilir.
Kendi aranıza çok büyük problemler yaşamazsınız yani sırf türban kaynaklı (saygı sevgi olduktan sonra :) ) ama çok büyük bir pskiolojik baskı olacaktır sizde de.İş çevreniz, arkadaşlarınız, aileniz ... Hem ileride çocuğunuz olduğunda onunla iletişiminiz problemli olabilir.
Bunları göze alabiliyorsanız bence devam edin.

@elxa
teorik olarak çok güzel düşünce, örneğin danimarkada yaşıyor olsaydım şu an hiç içim içimi yemezdi.
ama malesef bulunduğumuz ve yaşadaığımız kültür belli.
böyle bir tercih ilkdefa'nın da dediği gibi ikimizin de tüm yaşamını etkiler, sosyal çevre vs gibi.

Bu konu tamamen sizi, sevgilinizi, sonraki hayatınızı ve olacak çocuklarınızı ilgilendiren bir konu. Ya oturup onunla etraflıca tüm çekincelerinizi konuşmalısınız ya da kendiniz gelecekte neyi ne kadar tolere edebileceğinizi düşüneceksiniz. Ben/biz ne desek boş. herkesin kabulleri, inançları, hayat görüşleri farklı. siz olsanız ne yapardınız demişsiniz, ben bu kadar inançlı biriyle hayat görüşlerimiz tamamıyla zıt olduğundan kelli beraber olmazdım.

Kız arkadaşınızla ne kadardır birliktesiniz ? Eğer daha yeni yeni başlıyorsa bir şeyler bence uygun birisi değil. Buna karar vermek haddime değil, sadece kendimi sizin yerinize koydum.

Ömrünüzü geçireceğiniz insanla paylaşamayacağınız şeyler olacak, en önemlilerinden birisi eğlence ! Şimdi bencil diyebilirsiniz ama sizi kısıtlamaya çalışma ihtimali var ilerde. Alkol tüketmek için çıktığınızda problem olacak mı, alkol tükettiğinizde problem olacak mı. Mekana gittiğinizde dönüş saatiniz problem olacak mı ? birlikte olsanız problem olmayacaktı ama şu durumda büyük ihtimalle problem olacak.

Olası senaryolarda tepkisinin ne olcağını açık açık konuştuktan sonra uzlaşabiliyorsanız ne mutlu size.

başını kapatmak insana saygı duyarsınız eyvallah, ancak @karmakarışık tesettürlü bir eş istiyor mu acaba? sadece onu değil ailesini, hatta iş ve arkadaş çevresini de etkiler bu. tesettürlü olup da çağdaş olan insanlar var ama.

@karmakarışık otur düşün bence, tesettürlü bir eş ister misin? belki bir ihtimal ailende, arkadaş çevrende rahatsızlık yaratacak. iş ortamını bile etkileyebilir. sen ve kız arkadaşın ve aileleriniz bunları kaldıracak olgunlukta ve "çağdaş"lıkta mı acaba? otur enine boyuna düşün.

evlilik düşünüyorsan sevdiğin birisi ile düşüneceksin evlenmeyi ama mantık çerçevesien oturtacaksın. aileler çok önemli. evlilik sosyal bir kurum çünkü. sadece iki kişi olmuyorsunuz.

şimdi belki kız arkadaşına olan sevgin olayları göz ardı etmeni, tesettürü şirin görmeni sağlayabilir ancak ilerde bunlar sorun yaratabilir. (haşa. tesettürlüleri filan yermiyorum burda. kimse yanlış anlamasın. ancak herkes sosyal ve kültürel olarak kendine ve ailesine denk birileri ile evlenmeli diye düşünüyorum.)

@want2die
yaşamayan bilmez demişsiniz, siz ya da bir yakınınız böyle bir deneyim mi yaşadı?
öyleyse dinlemek isterim.

birlikte eve cikin, bakin anlasabiliyor musunuz bir sure. anlasiyorsaniz devam edin, olmuyorsa ayrilin.

@comptrol
muhafazakar aile ve biraz muhafazakar kız :)
@want2die
üzgünüm mesjının yanında tek kutu var, yoksa beş on tik daha atardım.
yazdıkların için teşekkürler.
seninki biraz daha esnek davranabilmiş ne mutlu sana. bizimki ile açıkça konuşacağım elbet ama ne yalan söyleyeyim geri adım atmasını beklemiyorum. yoksa ben bayram gezmesine kurbanına da razıyım.

evet bu durumu ben de yaşıorum ama bizde muahafazakar olan erkek, şimdilik kılığıma kıyafetime yaşayışıma pek ses etmiyor ama olay ciddi bi boyut kazanırsa düşündürücü. ben de düşünüyorum düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum:(

allah kolaylık versin hepimize...

@yazbitmesinsipidikterlikdolabagirmesin
işin içinden bir türlü çıkmak gerekiyor. ne karşı tarafı ne de kendinizi daha çok üzmememek için. evet snowflake'in dediği gibi aşk çok güzel, ki en ufak derdim yok şu anki durumumla ilgili. çünkü hayatlarımız biz istediğimiz zamanlarda kesişiyor.
ama evliklik işin içine girerse bu kesişim sürekli olacak.
elbet evlilik için çılgın atmıyorum şu an ama tek eşlilik insan doğasına aykırıdırcı da değilim. bir yıl üç yıl neyse sonuçta geleceğimiz nokta bu olacak.
kesin bir karar verip bu sürenin her iki taraf açısından da boşa harcanmamasını sağlamak lazım.
tavsiye mi veriyorum tavsiye mi alıyorum bilemedim ben de.

mail için üşendim açıkçası, biletim yok, gitmedim henüz ama, küçük bir hatırlatma notum var, yollayacak olan da öğrenci bileti yollamalı, normal bilet olursa, hoca doğal olarak kabul etmez yeterince dikkatli biriyse:)

ben gitmeyi düşünüyorum ama ne kadar acil acaba, ancak haftaya filan gidebilirim. ve gönderebilirim, öğrenciyim de.

fiyatını sormadım ki, ne kadar acil dedim :))

tıbbı bi belirti mi bilemicem ama strese bağlı benm de olmuştu bi ara.ama nasıl bi titreme öyle böyle değil.bi süre sonra kendiliğinden geçti...

Bende de aynısı olmuştu fakat ben sevgiliden ayrılmaya ve yeni başladığım spor salonunda aşırı yüklenmeye yormuştum hani stres ve yorgunluk olarak. Bende de sol gözümde oluyordu. Bu bayram tatilinde bol bol uyuyup dinlenmem sonucu geçti, bir haftadır hiç olmadı. Bu da benim yorgunluk teorimi destekliyor gibi.

yorgunluk diye biliyorum.

(bkz: seğirmek)

Doktora görün.

hattınıza bağlı paralel telefon varsa çıkartıp kontrol edermisiniz? telefonu ve modemi aynı anda kullanmanızı sağlayan parça (adı aklıma gelmedi) da sorun yaratmış olabilir, değiştirip deneyebilirsiniz, hâla sorun çözülmüyorsa telekom'dan hattınızın sinyal kalitesinin test edilmesi için ekip talep edebilirsiniz.

sorunun cozumunu tam oalra kbilemeyecegim. zor bir seye benziyor. benim zamaninda bir modemim vardi bunun gibi, msnden kim sesli konusma baslatmak icin davet gonderse modem kendini resetlerdi. odemi degistirdik sorun duzeldi. seninde imkanin varsa baska bi modemle dene bakalim

modemle alakalı değil, oligomerin dediği gibi paralel hatla alakalı malesef. aynı problem bizde de var en başta deli gibi her seferinde ttnet destek hattını arıyordum sanki onlarla alakalıymış gibi daha sonra olayı çözünce kendi cebime çağrı bırakmaya başladım ev telefonundan. böylece faturaya bi şey yansımıyor en azından. bi de bizim modemin bağlı olduğu telefon bu 100 metre fln taşınan telefonlar var ya onlardan, adı aklıma gelmedi şimdi. eğer sizinki de öyleyse onla da alakalı olabilir. çünkü normal sabit telefonla böyle bi sorun olmuyordu sanki bizde. çözüm konusunda paraleli devre dışı bırakmak gerekiyor sanırım.

hatta bir dalgalanma varsa ki bu dalgalanma telefon tuşlayınca stabil hale geliyor olmalı. o yüzden olabilir. bana olmuştu 1 hafta sonra kendiliğinden geçti.

bağlantılar için splitter kullanın.

aa bende de ayni problem oldu.. ne denediysem olmadi. modemi ve splitter'i kac defa degistirdik ise yaramadi.. sonunda ben okula gittim, telekom'dan adamlar disaridaki kabloyu degismisler duzelmis. simdi koparmaya calissam bile kopmuyor, gayet stabil baglantim :)

katafalk'ın yazdığı gibi bu sorunun tek çözümü ttnet arıza servisinin gelip dışarıdaki kabloları düzeltmesi. bende de aynı problem vardı, ancak telefonla konuşurken bağlanıyordu internet. telefonum da paralel değil. ttnetteki görevliler de dahil kime anlatsam inanmadı telefonu açtığımda bağlantının sağlandığına. Ne ise ısrarla görevli isteyin, ileride daha kötü olacak çünkü bağlantı ve hattaki problem.

splitter kullanıyorum, paralel hat yok, telefon telsiz değil. sanırım en ii si ttnetçileri çağırmak bayram ertesi.

aslında daha iki yıl önce evdeki hattı telefon direğine kadar yenilemiştim ama bakalım artık. teşekkürler yanıtlar için.

splitter i degistirin

24 saatlik kargasada sadece es olarak gozukerek yazdigimiz cevaplar alakasiz sekilde duyurulara serpisiyor

compu neler oluyor?

onu ben de uzun uzun düşündüm. altına @fedaikolik de yazmış ama. belki başka bi soru daha sormuş ve sonra da editleyip silmiştir diye düşündüm.

edit: editlememiş hiç. ayrıca duyuru saaityle cevap saati hatta ne saati tarihi bile farklı.

bir gariplik var evet. bu da başka bir örnek

img143.imageshack.us

evet evet o son ornegi bende gordum, yanlislik falan olmustur dedim ama suan gorunmuyor bende o cevap enteresandir

Kediler daha çok ev yapımı oyuncakları severler.

şaka bir yana, evet sorun var yine. nazar değdi sanırım.
bu arada benim nicki nasıl okuyorsunuz trişka diye mi :P

o arkadaş benim soruma yazmıştı o cevabı w810i ile ilgili soruma:). sorum uçtu düzenleme sırasında ama o cevap demek oraya konmuş. moderasyon halleder herhalde.

edit: hangi arkadaş tabi:). ilk örnekteki arkadaş, fedaialkolik yani.

Dün compumaster tüm duyuruları silmeden az evvel yazdığım cevap başka bir sorunun altına gitmiş. Yok oldu sanıyordum ama gördüğüm kadarıyla hala duruyor ve fakat cevap verdiğim duyurular kısmında kayıtlı değil.

olay aynen soyle gerceklesiyor, ben siteyi ucurdugum sirada bir soruya cevap yazan insanlar, o cevabi post ettiklerinde ben siteyi ucurmus oluyorum, cevap orneyin 49155 nolu sorunundur diye kaydoluyor, fakat daha 49155 nolu soru yok, veritabani geriye gittigi icin aslinda biz o sirada 49000deyiz (falan) sonra 155 soru daha giriliyor, ve bir anda o cevabi yazan kisinin cevabi sorunun altinda beliriyor, farkindaysaniz saati tam sitenin resetlendigi zamana ait ve sorudan daha erken bir zamana ait bir cevap. bu 10 cevap icin olmus, ama moderasyon coktan silmis bu alakasiz cevaplari.

carrefour'un önünden 129t'ye binip taksim'e gidin (bu hat tek bilet tarifelidir) taksim'den de bakırköy dolmuşlarına binersiniz (yalnız dolmuşlar capacity'nin tam önünden geçiyorlar mı bilemiyorum)

Karşıya geçen herhangi bir otobüsle zincirlikuyu'ya gelip sonra metrobüs'e binin. Bakırköy İncirli durağında inin. Üst geçitten karşıya geçip herhangi bir bakırköy minibüs ya da otobüsüne binerseniz sizi son durakta yani özgürlük meydanında indirir. Meydandan aşağıya doğru indiğinizde karşınıza çıkan caddeden sağa dönün karuzelin yanındaki büyük bina capacity nam mekan oluyor.

not: dolmuş uzun sürer ama yine de onu tercih edecekseniz sahilden gidenlere binin. son durağı yine özgürlük meydanı onların da. capacitynin önünden geçmez.

herhangi bir kadıköy minibüsüne binin... sahilden bakırköy deniz otobüsüne binin...inince üst geçitten karşıya geçin ilk sağdan sapın dümdüz yukarı 500 mt yürüyün.. bundan daha çabuk gitmek mümkün olmaz...

aa deniz otobüsü.

En kolayı öyle olurmuş cidden. Teşekkürler yardımlarınız için.

filmi de vardı sanki.

hem kitap hem film:

The Three Faces of Eve
www.imdb.com
en.wikipedia.org

çoklu kişilik bozukluğuyla ilgili en iyi ve/veya ünlü roman/film sybil'dir ama o bu bahsettiğiniz değil. Romanda, kadının problemlerinin kaynağı annesiydi.

yok o degildi

en.wikipedia.org

mezgiti bırak da sazan iyi balıktır ve ikisi de yumurtlar, doğurmaz.

dişi mezgit bir yılda aralıklarla yaklaşık 200.000 civarı yumurta bırakır. hangi birini seçip içine alsın:)

sizin de tahmin ettiğiniz gibi yediği bi balıktır o. istavritin içinden de mezgit yavrusu çıkabiliyor. gördüğüm kadarıyla "hayvan evladı seni" nickli yazar balıkçılıkla yakından ilgili bir de ona sorun isterseniz.

Kesinlikle dondurulmuş olanlarından alma mecbur kalmazsan. Tadları saman gibi oluyor. Bu mevsim bulabilirsin. Biraz pahallıdır ama olsun. İrilewrinden seç. Balıkçıya ayıkla dersen sadece sırtındaki bağırsağı çıkarıp alır onlar. Kabuklarını ayıklatma zaten paralanır yazık olur. Evde tereyağlı sarmısaklı tavada önünü arkasını kızart.Servis esnasında ya sen ayıkla ver ya da misafirin kendisi ayıklasın.
Şahsen ben direkt mideme gidecek şeyin başkasının mıncık mıncık ellemiş olmasını istemem.
Ha misafir sarmısak yemez dersen kızgın yağa atabilirsin. Bacakları bile çıtır kıvamda olur.

Taze karidesi nereden almak gerek?

Bu arada karides pisirmede yapilan en buyuk hatanin fazla pisirmek oldugunu soyluyor karides satanlar. Tavada yapiyorsan iki tarafi da pembe olur olmaz tavadan al.

@wpi; ben Beşiktaş'taki balıkçılardan almayı düşünüyorum. Orda bulurum heralde.
Bu arada tavsiyeler için de teşekkürler, yenilerini de beklerim:)

karides her mevsim bulunur , belirli bir zamanı olmayan deniz canlısıdır. karides ayıklamak cok kolaydır . bir porsiyonu ayıklamak 10 dakkikanızı almaz . söyleki; kafasını tutugunuz anda zaten kopacak sadece sırttan kuyruga kadar olan kısmı elınızde kalacak hemen ardından ustunde bulunan kabukları cekerek cok rahat cıkarabılırsınız. en son olarak sırtında gorecegınız derısının ıcınde sıyah solucan gibi bagırsagını deriyi bıcakla uzunlamasını cok hafif keserek cıkarmalısınız.
ayrıyetten balıkcıya aldıgınız karidesi temizlemesi icin tekrar para vermenize gerek yok , ayıklasın .

dondurulmus olanla taze olanın arasında fark ,fiyat ve lezzettir. . balıkcılarda genellıkle karidesi temızleyıp buzluga atıyorlar ,en kotu onlardan almaya calısın daha hesaplı olur . superfresh cok pahalı.

Karidesi olduğu gibi atın kaynar suya. 1 dakika olmadan alın. Bir yanda da ketçap + mayonez + biraz brendi veya viskiyi karıştırın. kokteyl sos yapın. yerken temizleyip kokteyl sosa banıp banıp yiyin mis gibi. Misafire servis kaygısı varsa bacaklarını ve başlarını koparıverin haşlandıktan sonra.

restoranda çalıştığım dönemde bir seferde 10 kilo karides ayıklamış biri olarak söyleyebilirim ki çiğden ayıklayın kabuklarını çıtır çıtır çıkarın,sırtındaki bağırsağı da ince bir bıçakla çıkarın güzelce yıkayın kaynayan suya atıp 1 dakika sonra çıkarın.Çıkardığınız karidesleri zeytinyağı limon tuzu iyice karıştırdığınız karışımda marine edin ya da çiğden yiyeceğim derseniz fesleğen sosuna bulayıp ızgara yapın ya da acı sosla tavada az bir çevirip güvece atın kaşarlayıp fırın yapın. üşenmayin 10 kilo diyorum:)

dondurulmuş almayın bence de. beşiktaştaki balıkçılarda kolayca bulabilirsiniz, ama temizlerler mi orasını bilemeyeceğim, ben hiç onlara temizletmedim. temizlemesi o kadar zor değil, kabukları çıkarmak zaten basit iş. sırtındaki çizgi şeklindeki bağirsak için de ben tırnağimi kullanıyorum, bıçakla uğraşmaktan daha kolay ve hızlı halloluyor. zamanla alışırsınız.

tereyağinda biraz pulbiber ile kavurabilirsiniz, o da leziz olur.

Canı çekenler için; Beşiktaş'ta baktım, kilosu 10 ve 15 YTL olmak üzere iki farklı fiyata satılıyormuş. Belki en azından bağırsaklarını ayıklatabilirim:)

En az dört dakika kaynayan su içinde bekletmek gerekiyor, bir dakika az gelir. Ayrıca suya bir miktar sirke ve doğranmış limonla az tuz da koyun, yabancı tariflerde bira ve bol miktarda tuz da yazıyor ama sevmedim ben. Avlanma sezonu açıldıktan sonra yani eylül ve sonrası diğer aylara oranla daha ucuz olur. yerinizde olsam ya karaköy'den ya da abartıp kumkapı balık halinden alırım, hem taze olur hem de ucuz kumkapıda. Bir de taze görünsün diye garip bir şeyle boyandığını söylemişti balıkçı, turuncusu gözünüze hoş görünmezse almayın ama bu da şans işi.

cüzi bir ücrete istenmeyen karideslerinizi ayıklarım. nedense çok sevdiğim bir iştir. :)

(bkz: #12894677)

Ek olarak, eğer yüksek lisanstan sonra doktoraya da aynı enstitüde devam ediliyorsa süre sınırına bakılmaksızın eski sonuç kullanılabiliyor.

Kadıköy-Eminönü vapuruna bineceksiniz. İskelenin karşısı Sirkeci.

istanbul için baya yenisin sanırım.. sirkeci eminönünün içinde ve kadıköy-eminönü vapuru var ona bineceksin. kadıköy-sirkeci diye bakarsan olmaz tabi..

bi ay oldu geleli. karşıya sayılı geçtim:)
tamamdır efendim teşekkür ettim çok :)

eminönünde vapur iskelesinde indiğinde üst geçitten yolu geçip içeri doğru yürümeye başladığında orası sirkeci'dir. hemen karşıda sirkeci tren istasyonunu göreceksin. :))

iletişim fakültesinin hemen yanında olması lazım. pazar günü de olsa fakulte kapılarında güvenlik olur. ana kapıya gidip sorsan bile söylerler.
aklında olsun yine:
vezneciler kız yurdunun karşısındaki adalet meslek yüksek okulunun oradan yardır abicim. 50-60 mt yukarıda solda.

Üniversite'nin ana kapısının sol tarafındaki yoldan Süleymaniye'ye doğru bahçe duvarını takip ederek yürüyün. İkinci soldan aşağıya dönün, İletişim fakültesini geçtikten sonra sağda. Vezneciler dediğine göre budur herhalde. Zira iki tane ek binası var.

maksat mümkün olduğunca pazar uykusundan istifade etmek :) anladım nerede kaldığını. teşekkür ederim.